annemin kekleri...huzuru yakalamak...

radyo alaturkada peşpeşe dinlediğim
en sevdiğim ve en iyi bildiğim altı şarkıyla
üç kadeh içmemin,
bir yıldır mektup yazmadığım
evet! vefasızlık ettiğim
mektup arkadaşımı arayıp görüşmemin,
ve sonradan anladığım kadarıyla
artık onu sadece piyanosunun notalarında
duyabilecek olmamın,
boş kalmış çerçevelerime ve dolabımın kapaklarına
koyacak bir resmimin veya birilerinin resminin olmamasının,
yılbaşı programı olarak
hangi finale çalışmam gerektiğinin
hesabını yapmamın,
beni hiç mi hiç içlendirmediği
ve yazmam için birşeyler teşkil etmediği şu günlerde;
huzuru;
arka fonda klarnet dahilinde,
-sol notasının üç yarım perde üstündeki aralıkta çalsa dahi-
bir bardak sallama çay ile
ülkerin yaptığı üzümlü kekleri
anneminkilermiş gibi hayal edip yediğim,
ve arkasından tekelde uzunu kalmadığı için
bugünlük kısasıyla idare edip
sigaramla seviştiğim
bu dakikalarda buluyorum.
beni bilenler bilir,
evet yüzümde de o kırık gülümseme...
bu mülayim halimi seviyorum...

Hiç yorum yok: