büyük özlem...

tekele girdiğimde zihni abinin buyur gözüm demesini,
veya tesellideki adamın hep aynı espriyi yapmasını,
büfeci engin abiyle poker oynamayı...
geceleyin arabayla turlarken amaçsız;
gidilecek ilk yerlerden birinin eski okulum olmasını...
kocabaş ı geçerken rüzgardan donmayı,
hele birde yağmur yağıyorsa...
kimilerince şuayip,kimilerince marangozhane;
dünyanın sekizinci harikası yapma uğraşımızı...
balkonda sisli havaya karşı içmeyi selim hocayla beraber...
özlere ne zaman girsem meze almaya;

nuri ve semih hocayı orda görmeyi...
tesisler,bi'yer ve gençlik arasında gelip gitmeyi,
aşk,sevgi,sex yollarında sürtmeyi,
çekmecelerin ordaki parkta votkayı shotlamayı,
terzialan göletine yalnızca bi sigara içmeye,
hacılara mangal yapmaya gitmeyi,
sonrada deniz gezmiş gibi poz verip fotoğraf çektirmeyi,
enayinin birine kahvede hesabı bırakmayı...
geceleri şehir kulübünde livaneliyi,
naimin yerinde klarnetçi yaşar abiyi,
babamla eve dönerken de altın nağmeleri dinlemeyi...
eve gittiğim ilk gecede oturup annemle sabahlamayı,
maziden kalma anıların olduğu kutuları bir kez daha karıştırmayı;
mektuplara,resimlere,hediyelere,eski karnelere,defterlere

bir daha ve bir daha bakmayı...
sonrada sigaramın külünü silkmeyi unutmayı,
annemin yaktın yine heryeri demesini,
ben yanmışım gömleğim de yansa nolur cevabını vermeyi...

Hiç yorum yok: