şımarık mektuplar...

maviyi ve elayı hep sevmişimdir, ama artık daha çok... birinin boynuma atlaması için artık o kişinin levent yüksel falan dinlemesi gerekmediğini bilmek insana çok huzur veriyor. dahası hayatımda en uzun süre düşünceli kalarak günde bin kilometre yol aldıktan sonra, uykusuzluklar ve ardından gelen iki shot makedon votkasından bile daha rahatlatıcı olan şey, ilk defa bu kadar mana kazanmasına rağmen, hayatta yeni bir sayfa açmakmış. ya da pratikte sayfayı çevirmek, ya da gamzelerinin tekrar görünür olması, ya da bir bakış, yunanca birkaç şarkı, bir dokunuş... bunları günün son sigarasıyla söylemek, ve ne dediğini hatırlamak namütenahi duygulara sürüklemekte, sen de biliyorsun, aşık oluyorum...


Bob Seger- Turn The Page

Hiç yorum yok: