(...)
Gel yanıma otur Adil abi... Yak bir sigara.... Ben mi? Ben bıraktım keratayı... epeydir içmiyorum... Ama içtiğim günlerde de sigarayı çok iyi içerdim ... Bana bakan sigaraya başlardı hani... Konuşurken bir şey anlatırken dumanlar ağzımdan ritmik çıkar, konuşmalarım daha bir etkili olur hissederdim... Sigara üzerine bir şiirim bile var. Lakin burada okusam, belki şairler, duyar gülümser neme lazım...
Ben sigaraya Bafra sigarasının paketindeki o muhteşemlik yüzünden başlamıştım... O zamana kadar sigara paketlerinde jelatin kağıdı ile kaplama yok... O yeni teknoloji... Beyaz zemin üzerine el yazısı ile kırmızı renkte Bafra yazardı yanında da 20 yuvarlak sigara ... Üst kısmında jelatin paketinin kırmızı bir bandı vardı, oradan tutup çekti mi paketteki jelatine bir şey olmazdı sigara pakette bitene kadar dururdu. Bazı uzun yol şoförleri de bu sigarayı içerdi... Bazıları da o jelatini sökmeye kalktıklarında onları döveceğim gelirdi Adil abi...
Kızardım yani....
Sigaralarda o zamanlar filtre filan yok... Ev sigaraları, misafir sigaraları, hanımlar için, beyefendiler için, akşamcılar için, köylü için amale için sigaralar ayrılmıştı... O zamanlar da herkes gelirine göre sigara alırdı...
Mesela “Gelincik” sigarası beyaz karton kutusunda bir adet gelincik resmi, “Bahar” o da karton kutusunda yuvarlak 20 sigara onunda kapağında yeşil renkte karışık bir motif vardı... Sonradan; güleceksin ama Adil abi, o zaman ki AP’ liler onun üzerindeki resme bakıp Mao’ ya benzettiklerinden o resmi değiştirmişler sonra da sigarayı yok etmişlerdi ... Rivayet hani...
Babam “Yenice” sigarası içerdi... O da karton kutuda, 20 yassı sigara diye geçerdi... Devlet memuru idi... O, onların sigarasıydı yani... Bahar ve Gelincik ev sigarası idi... Misafirlere de sunulur hafif içimli sigaralardı... “Hanımeli” sigarası ... Ben onu görmedim... Bizden eskiler içermiş... Çıkan ilk sigaralardan biri... Akşamcıların ise “Harman” ı vardı ki, tok içimli 20 yuvarlak sigaraydı... Karton kutuda ama onunki ortadan itmeli... Kavuniçi renkte kutuda idi... Amele sınıfı “Birinci” sigarası içerdi 20 yuvarlak sigara tok içimli... ayrıca “İkinci” bir de “Üçüncü” sigaraları vardı bunlar da Bafra sigarası gibi paket halinde ama kağıtları saman kağıdı idi... “Köylü” sigarası ayrıca birkaç kere gördüğüm “Bitlis” Çok az çıktığını biliyorum bir de “Asker” sigarası vardı...
Birinci sigarası içinde her türlü tütün harmanı vardı hatta son zamanlarda yün iplik, çuval parçaları bile çıkardı... Gerisini siz düşünün abi...
Sizden iyi olmasın bir arkadaşım vardı... Kadife pantolon, başında kasket, kadife ayakkabıları vardı üstüne de basar öyle gelirdi bizlerin yanına, Çorumlu’ydu... Bilgili kerataydı... Çok da kitap okurdu... Hani romanların içinden atlamış gelmiş gibi hissederdik onu... Pavel gibi... O, Birinci sigarası içer bizim Bafra sigarası içişimize de tepeden bakardı ve bize “Burjuva” sınıfından birisi muamelesi yapardı... Kanıma dokunurdu biraz... Memur çocuğuyuz ya... Hatta biraz parlak delikanlıydık... Gençlik işte, boynuma fular takar ana caddede de piyasa yapardık yani....
(...)
Gel yanıma otur Adil abi... Yak bir sigara.... Ben mi? Ben bıraktım keratayı... epeydir içmiyorum... Ama içtiğim günlerde de sigarayı çok iyi içerdim ... Bana bakan sigaraya başlardı hani... Konuşurken bir şey anlatırken dumanlar ağzımdan ritmik çıkar, konuşmalarım daha bir etkili olur hissederdim... Sigara üzerine bir şiirim bile var. Lakin burada okusam, belki şairler, duyar gülümser neme lazım...
Ben sigaraya Bafra sigarasının paketindeki o muhteşemlik yüzünden başlamıştım... O zamana kadar sigara paketlerinde jelatin kağıdı ile kaplama yok... O yeni teknoloji... Beyaz zemin üzerine el yazısı ile kırmızı renkte Bafra yazardı yanında da 20 yuvarlak sigara ... Üst kısmında jelatin paketinin kırmızı bir bandı vardı, oradan tutup çekti mi paketteki jelatine bir şey olmazdı sigara pakette bitene kadar dururdu. Bazı uzun yol şoförleri de bu sigarayı içerdi... Bazıları da o jelatini sökmeye kalktıklarında onları döveceğim gelirdi Adil abi...
Kızardım yani....
Sigaralarda o zamanlar filtre filan yok... Ev sigaraları, misafir sigaraları, hanımlar için, beyefendiler için, akşamcılar için, köylü için amale için sigaralar ayrılmıştı... O zamanlar da herkes gelirine göre sigara alırdı...
Mesela “Gelincik” sigarası beyaz karton kutusunda bir adet gelincik resmi, “Bahar” o da karton kutusunda yuvarlak 20 sigara onunda kapağında yeşil renkte karışık bir motif vardı... Sonradan; güleceksin ama Adil abi, o zaman ki AP’ liler onun üzerindeki resme bakıp Mao’ ya benzettiklerinden o resmi değiştirmişler sonra da sigarayı yok etmişlerdi ... Rivayet hani...
Babam “Yenice” sigarası içerdi... O da karton kutuda, 20 yassı sigara diye geçerdi... Devlet memuru idi... O, onların sigarasıydı yani... Bahar ve Gelincik ev sigarası idi... Misafirlere de sunulur hafif içimli sigaralardı... “Hanımeli” sigarası ... Ben onu görmedim... Bizden eskiler içermiş... Çıkan ilk sigaralardan biri... Akşamcıların ise “Harman” ı vardı ki, tok içimli 20 yuvarlak sigaraydı... Karton kutuda ama onunki ortadan itmeli... Kavuniçi renkte kutuda idi... Amele sınıfı “Birinci” sigarası içerdi 20 yuvarlak sigara tok içimli... ayrıca “İkinci” bir de “Üçüncü” sigaraları vardı bunlar da Bafra sigarası gibi paket halinde ama kağıtları saman kağıdı idi... “Köylü” sigarası ayrıca birkaç kere gördüğüm “Bitlis” Çok az çıktığını biliyorum bir de “Asker” sigarası vardı...
Birinci sigarası içinde her türlü tütün harmanı vardı hatta son zamanlarda yün iplik, çuval parçaları bile çıkardı... Gerisini siz düşünün abi...
Sizden iyi olmasın bir arkadaşım vardı... Kadife pantolon, başında kasket, kadife ayakkabıları vardı üstüne de basar öyle gelirdi bizlerin yanına, Çorumlu’ydu... Bilgili kerataydı... Çok da kitap okurdu... Hani romanların içinden atlamış gelmiş gibi hissederdik onu... Pavel gibi... O, Birinci sigarası içer bizim Bafra sigarası içişimize de tepeden bakardı ve bize “Burjuva” sınıfından birisi muamelesi yapardı... Kanıma dokunurdu biraz... Memur çocuğuyuz ya... Hatta biraz parlak delikanlıydık... Gençlik işte, boynuma fular takar ana caddede de piyasa yapardık yani....
(...)
Alıntı: Mete Kaynaroğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder